Öne Çıkan Yayın

NAMAZ KILMAK İSTİYORUM AMA, KILAMIYORUM DİYEN KARDEŞLERİME !

Namaz kılmak bir insanın yeryüzünde ulaşabileceği en büyük mutluluk.. Namazda Allah'ın huzuruna çıkıp O'na durumunu arz etmek...

31 Mayıs 2014

Sakın şükürsüz , nankörlerden olma !




Herkesin şükrü ayrı ayrıdır.. çünkü herkesin sahip olduklarına verdiği değer ayrıdır.
Ancak şu yaşamda en büyük nimet ''İman ''..
Allah'a şükürler olsun ki, doğuştan Müslümanız imanlıyız..  fakat Müslümanım demek yeterli midir?
Allah'ın kurallarını  yaşamak da gerekir..Onun için samimiyetle Yaradan'a yönelmek çok önemli..

28 Mayıs 2014

Allah yolunda olalım, peki ama nasıl?




Kimi gününü gün ediyor, kimi de her an '' ALLAH'ı nasıl razı ederim '' derdinde..
Kutsal topraklara gidenler bilirler.. insanlar nasıl yarışıyorlar namaza gitmek için..
nasıl pişmanlık duyuyorlar geçmiş için..

Beytullha bakarken  utanıyorsunuz, Rabbim affet derken..

Bu dünya hayatı geçici.. Resululllah (as) Efendimiz, mümin cennete girinceye kadar, hayırda yarışır buyuruyor..

26 Mayıs 2014

Sözün Özü Gülümce'den..



Rabbim ne büyüksün, hikmetinden sual olunmaz..
Yalnız Sana yönelen, bir tek Senin rızan için yaşayan insana,
 baktığı her şeyde Kendi gücünü azametini, sevgini gösteriyorsun..
Bir'e itaat edene her şey sonsuzluk.. ondandır belki de hep uzaklara olan sevdamız..
Kavuşma günü, bayram olsun inşaALLAH..

Gülümce Yıldız, 26-05-2014

24 Mayıs 2014

Mirac kandili maneviyatda yükselmeye vesile olsun..



(Resulullah Efendimiz (as)'in miraca yükseldiği yer  ..) 


Mirac kandili, Peygamberimiz (as) in bütün insanlığı temsilen
Cenab-ı Hakkın yüksek huzurana kabulü anlamına gelen Miraç Gecesidir. 


Hicri Recep ayının 27 gecesinin tanık olduğu bu 'Büyük Buluşma' bizlere
insanın ilahi rızaya ve desteğe ulaştığı akıl ve idraki zorlayan nice üst derecelere  ulaşabileşeceğini gösterdiği gibi, mana aleminde
yükselip ilahi rahmet ve huzura erişmenin öncelikle gönül ve ruh temizliğinden, ahlaki  erdemlere yükselişten her şeyin sahibi olan Yüce Allah'a bağlılık ve boyun eğmeden geçtiğini  hatırlatmaktadır. 


Bu gecede farz kılınan ve bizzat Peygamberimizin tarafından mü'minlein miracı olarak nitelendiren namaz da, iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eder. 


Miraç Kandili , Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe'de Hatim'de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib'in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü'l-Makdis'e getirildi. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı.

Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü'l-Makdis'te kurulan bir Mirac'la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü. Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü'l-Münteha'ya kadar sürdü. Cebrail, "Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım" diyerek Sidretü'l Münteha'da kaldı. 


Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah'ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farı kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü.   (Kaynak: Mübarek geceler )


“Miraç, Allah’ın sonsuzluğuna, büyüklüğüne ve birliğine yapılan en görkemli şahitliktir…”

“Ayetlerimizden bir kısmını göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir.” (3)İsra 17/1
Allah’ın sonsuzluğuna, büyüklüğüne ve birliğine yapılan en görkemli şahitliktir. Bu şahitliğin ve manevi tecrübenin müminin miracı olan namaz ile taçlandırılması, Miraç hediyesi ayetlerde bildirilen sorumluluk bilinci, istikametini imana çevirenlerin, Allah’tan başkasına kulluk etmeyenlerin günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete gireceği müjdesi, Miracın bizi sonsuzluğa götüren yüce değerleridir.  (Diyanet )

Mirac kandili hepimiz için, maneviyatda yükselmeye vesile olsun.. Rabbim kıldığımız namazları dergahında kabul eyleyip, kılmayan kardeşlerimize de tez anda nasip etsin..
Haydi bugün bir başlangıç yapalım kılmayan kardeşlerim.. madem ki bu yazıyı okuyorsunuz, o halde hayır vardır.. neden bu yazı size vesile olmasın .. 

Tüm İslam aleminin kandilini tebrik ederim.. sevgi ve saygıyla.. 

Gülümce Yıldız..

21 Mayıs 2014

Sözün Özü Gülümce'den..





Dini bilgi her yerde var..

Lakin, ''AŞK '' başka şey kurbanım


O kitaplarda yazmıyor____________



Gülümce Yıldız






İslamda aile mahremiyeti ve izin istemek..





“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip ev halkına selâm vermeden girmeyin.”

Nûr sûresi (24), 27

Nûr sûresin’de bir sonraki âyetin anlamı şöyledir:


Orada kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar girmeyin. Eğer size geri dönün denilirse hemen dönün. Çünkü bu sizin için daha temiz bir davranıştır”. 

Bu âyetler bize başkalarına ait evlere girme ve misafir olma gibi önemli bir konuda nasıl davranılacağının edebini öğretmektedir. Çünkü başkalarının mülküne izinsiz girmek, İslâm nazarında haram, hukuken de yasaktır. İnsanın kendi mülkü olan, dinen ve hukuken girmeye hakkı bulunan ev içerisinde bile başkalarının odalarına habersiz ve selâmsız girmek, aramak, din açısından ve terbiye yönünden yasak kılınmıştır. 
İnsanın bir eve geldiğini farkettirmesi, ev halkından içeri girmek üzere izin istemesi demektir. Gerçekte iznin mahiyeti, evin girmeye müsait olup olmadığını öğrenmektir. Herhangi bir eve veya odaya baskın yapar gibi girmek câiz değildir. (rızayüs salihin açıklama.. )

Ayetlerde gördüğümüz üzere, İslam dini aile mahremiyetine çok önem vermektedir..

Bir aile müsait değilse, geri dönülür..
Ancak günümüzde, habersiz gelip gitmeler , aramalar çoğalmıştır.. Bu da ister istemez rahatsızlıklara sebep olmaktadır..

Nasıl ki bize yapıldığında, rahatsız oluyorsak karşı tarafın da rahatsız olabileceğini düşünmemiz gerekir..
Bu sadece gelip gitmeler değil, günümüz şartlarında telefonla da aramak da bu rahatsızlığa sebebiyet verebilir..

Bir arkadaşımızı, hafta sonunda vakitsiz aramak, rahatsızlık sebebidir..
Karşı tarafa rahatsızlık vermemek için, izin almamız gerekir.. bu akrabamız dahi olsa.

Yine aynı şekilde: 
Bir eve gelindiğinde izin isterken veya günümüzde yaygın bir âdet olan kapıların zilleri çalındıktan sonra yüzünü kapıya doğru dönmeyip, sağa veya sola yönelerek, içeriyi görmeyecek şekilde durup beklenilmelidir. Bir adam Peygamberimiz’e gelerek:

– Annemden de izin isteyecek miyim, diye sormuştu. Efendimiz:

– Evet, annenden de izin istiyeceksin, buyurdu. Adam:

– Ama onun benden başka hizmet edeni yok, her girişimde izin mi isteyeyim, deyince:

– Ananı çıplak görmeyi arzu eder misin, cevabını verdiler (Süyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, VI, 173).


Araştırma, Gülümce




18 Mayıs 2014

Hiç düşündün mü ? Ya giydiğin o kıyafeti kendin çıkaramazsan?

Bazen duyulan tek bir cümle.. yaşamın anahtarı olabilir.. o güne kadar gaflette olan insan, duyduğu o sözle kendine gelip sanki karanlık bir tünelde yürürken.. uzaktan parlayan bir ışık ile aniden yolunu aydınlatıp.. kişiyi kendine getirebilir..




Hep bir koşturmaca içindeyiz  kardeşlerim..sabahın ilk ışıkları ile başlayan koşturmaca yatana kadar devam ediyor..
İster ev hanımı olalım, ister iş adamı, ister öğrenci.. binbir türlü plan var kafamızda..
Bilgisayarda  haftalık planlar, günlük sunumlar..

12 Mayıs 2014

Birinin izinden gitmek..




Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimlerinden faydalanmanın ve onları sevmenin en büyük engeli, insanın kendi nefsidir. Nefsimizi sevmeyip onu ne kadar aradan çekersek, o kadar seviliriz, çünkü bir kalbde iki sevgi olmaz. İnsan kendi nefsini severse, arkadaşını, hocasını nasıl sevecek?

 Hocasını sevmek için nefsini sevmemesi, beğenmemesi, kendisini aradan çekmesi şarttır. Biri arada varsa o engeldir, o engel var oldukça da o sevgi içeri akmaz. İşte bundan dolayı evliya zatlar, nefislerini aradan çekebilmek için senelerce yememişler, içmemişler, dünya kelamı etmemişler, çok çile çekmek zorunda kalmışlardır. 

Âhir zamandayız, şimdi evliya zatlar gibi yapmak elbette çok zordur. Böyle sıkıntılara katlanamıyorsak, hiç olmazsa sormasını öğrenmeliyiz. Sormak da büyük bir nimettir. İmkânı olanlar, her yapacağı işi, dinini öğrendiği zata sorarsa, kendi aklına göre hareket etmemiş olur. Zahmetsizce hedefine ulaşır.

1 Mayıs 2014

Kuran ile konuşabilmek hikmetdir.. !

Sözün en doğrusu muhakkak ki ''ALLAH'ın kelamı '' dır.. 
Kuran ve hadisle delil getirmeden konuşmaya hiçbir zaman itibar etmiyoruz.
Anlatılan bir konuya ''Kuran'dan, Hadislerden delil '' getirebiliyorsanız ancak o söz doğrudur..


Çünkü konu her ne olursa olsun, Kuran onu desteklemeli.. Kuran bizim yaşam rehberimizdir..
Cenab-ı ALlah buyuruyor:

 "Biz kitap'ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık" En- am 38 ayet 


 Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver. Kaf- 45


Aslında dini tam bilmeyen insanların dine ne kadar zarar verdikleri ortada..

Üç aylar ve önemi !!

Yitik zamanların kazancı üç aylar ve önemi !!

Yitik zamanların kazancı üç aylar ve önemi !!






Birçok müjdeleri içinde barındıran mübareküç aylar, yitirilmiş zamanları kazanmak için en uygun günlerdir.
Başı ve sonu olan dar zamanlı bir yaşama sahiptir insanoğlu. Bazılarımız hayatın geçici olduğunun bilinciyle yaşarken, bazılarımız da geçiciliği fark edemeden yaşamına devam eder.
Fakat an gelir, geçiciliği fark eden insan, yitik zamanlar için hayıflanmaya başlar.
Mesela on sekizindedir, otuz altısındadır, kırk sekizindedir, ya da altmış dördündedir… Yaratıcıya olan sorumluluğunu fark ettiğinde. Zaman hızla ilerliyor, her gün bir adım daha bitiş çizgisine yaklaşıyordur.
Keşkeler başlar içinde; ah der keşke daha önce fark etseydim ve yaşamımı O’nun razı olacağı şekilde sürdürseydim..
Bitiş çizgisine yaklaştıkça,