Bugün bir ALLAH dostu kardeşimizi ziyaret ettik..Yaşça küçük olmasına rağmen Allah sevgisine, ilmine hürmet amaçlı sohbetine katıldık.. Allah razı olsun
yaydığı ışıktan..
Hoca hanım sohbetinde anlatıyor.. ben diyor hocamın ve hocalarımın
karşısında asla konuşamam, bakmayın burada sizlere vaaz ettiğime..
İlim talebesi insan, kendisine bilgi veren insanın yanında
edepten susar hürmet eder.. biz bugün bulunduğumuz yere, o hocamıza gösterdiğimiz
saygı, sevgi sayesinde geldik.. o ki beni dünya hayatından kurtardı.. ya dünyaya
aldansaydık ( mu manada.. )
( Özbekistanlı bir kardeşimiz Kuran öğreniyor )
Daha önceki bir yazımda da anlatmıştım hatırlarsanız..
Hz. Mevlana, ziyaretine gelen bir genci kendi oturduğu
makamına buyur eder, kendisi de gencin karşısına geçip iki dizi üzerine yere
oturmayı tercih eder.
Çevredekiler Mevlânâ'nın makamını bir gence terk edip
karşısında hürmetle diz çöküşünü fazla bularak bunun sebebini sorarlar.
O da özetle, hafız olan gencin kalbindeki Kurana saygı
gösterdiğini ifade eder.. ve siz der yerde kuran yazılan bir ayeti görünce
yerden alıp kaldırıyorsunuz ben niye bu gence hürmet etmeyeyim ( mu manada )
Görüyor musunuz Hz Mevlana’nın hürmeti ni?
Allah dostlarının yaşamlarına baktığımız zaman.. her birinin
elinden tutan hocaları vardı.. ve hepsi de hocalarından yeri geldi azar işitti,
hatta küçümsendi.. ama tabii ki, bunların hepsi onların Alah’a yaklaşmaları içindi..
ama hiçbiri de saygıda kusur etmedi.. edepsizce laf etmedi.
Ögüt verildiğinde nasil cevap vereyim de kendimi hakli çikarayim diye bakmadilar edeple sukut edip dinlediler.
Ögüt verildiğinde nasil cevap vereyim de kendimi hakli çikarayim diye bakmadilar edeple sukut edip dinlediler.
Zaten böyle bir söz edilseydi ne Gazali Gazali olurdu, ne
Yunus Hak aşığı Yunus olurdu.. ne de diğerleri.. bir yazımızda da anlatmıştık, Azizi Mahmud
Hüdayi Hz leri sokaklarda ciğer sattı, hocasının isteği üzerine.. ve nefis daha
da kırılsın diye.. tuvalet temizlettirdi.. hiçbirine ses etmedi..
Niye? Çünkü o ALLAH dostu biliyordu hocasının onun ahireti
için elinden tuttuğunu..
O Allah dostları, hocalarının kapılarını dahi çalmaz,
çıkmalarını beklerlerdi.. Hocalarına saygıda edepte kusur ederlerse, ilimden ,
feyizlerinden faydalanamayacağını bilirlerdi..
Mecbur kalmadıkça suâl sormazlar, dinlerlerdi.. Hocasından hoşuna gitmeyen
bir işi görürse, kötü düşünmezdi. Hz. Musa ile Hz. Hızırın kıssasını
hatırlarlardı.
Bir alıntıya yer vermek istiyorum… ( Mektubattan ..)
Abdullah-ı Ensari Hirevi hazretlerinin (Ya Rabbi! Dostlarını
öyle yaptın ki, onları tanıyana sana kavuşuyor, sana kavuşamıyan onları
tanımıyor) buyurduğu gibi, Hak teâlânın rızasına kavuşmak için hocasının
rızasına kavuşmayı, talebe kendine şart bilirdi. Hocasının kıymetini bilir, ona
tam teslim olurlardı..
Talebe edeblerden birkaçını yapamadığı için üzülürse ve
edebleri yerine getiremezse, yani uğraştığı hâlde başaramazsa affa
uğrayabileceğini, aksi takdirde edebleri gözetmez ve bundan dolayı üzülmezse,
hocasının feyz ve bereketlerine kavuşamayıp helak olacağını bilirdi.
Talebe bilirdi ki, hocasının her işi, kendisine iyi ve güzel görünmedikçe, onun yüksekliklerden hiç birine kavuşamaz. Hocasına sevgi ve bağlılığı olmakla beraber, içinde ona karşı kıl kadar bir beğenmemek bulunursa, bunu felaket bilirdi.
Talebe bilirdi ki, hocasının her işi, kendisine iyi ve güzel görünmedikçe, onun yüksekliklerden hiç birine kavuşamaz. Hocasına sevgi ve bağlılığı olmakla beraber, içinde ona karşı kıl kadar bir beğenmemek bulunursa, bunu felaket bilirdi.
(Mek. Rabbanî)
Hz. Alinin, Bana ilimden bir harf öğretenin kölesiyim buyurması, hocaya hürmetin önemini
göstermektedir. Tabii bir harften kasıt,
ilim adına öğrenilendir..
İmam-ı Şafiî hazretleri, bir çobanı görünce ayağa kalkar.
Yanındakiler;
Bu çobana
hürmetinizin sebebi nedir? diye suâl edince,
Bu zat, bana kitaplarda bulamadığım ilimden bir meseleyi
öğrettiği için, yani benim hocam olduğu için hürmet ediyorum buyururdu.
Allah buyuruyor:
Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua
edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan
ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep
aşırılık olmuş kimselere boyun eğme. Kehf- 28
Resulullah as'ın duası duamız..
Allahümme’rzuknî hubbeke ve hubbe men yenfeunî hubbuhu
‘indeke.
“Allah’ım! Bana kendi sevgini ve Senin yanında sevgisi bana
fayda verecek kimsenin sevgisini ver.” (Tirmizî, “Daavât”, 73)
Her nereden okunuyorsak, ışık olsun inşaAllah..
Gülümce .. 14-10-2015