Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve Ala Ali seyyidina Muhammed
Peygamberimizin Son Namaz Kıldırışı
Hz. Ebû Bekir, Müslümanlara öğle namazını kıldırıyordu.Bu
sırada Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm) bedeninde bir hafiflik hissetti. Hz.
Abbas ile Hz. Ali'nin yardımıyla yavaş yavaş Mescid-i Şerife çıktı. Hz. Ebû
Bekir, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz gelmekte olduğunu anlayınca, geri çekilmek
istedi. Efendimiz (asm), yerinde durması için işaret etti. Sonra Hz. Ebû
Bekir'in yanına oturtulmasını emir buyurdu. Hz. Ebû Bekir'in sol tarafına
götürüp oturttular. Hz. Ebû Bekir ayakta, oturmuş olan Efendimize (asm) tabi
oldu.7 Resûl-i Kibriyâ Efendimizin (asm) Mescid-i Şerifte Müslümanlara
kıldırdığı son namaz budur.
Rebiülevvel ayının onu, Cumartesi günü idi. Cenab-ı Hak
tarafından Cebrail (a.s.) geldi. Resûl-i Kibriyâ Efendimizin (asm) hal ve
hatırını sordu:
"Ey Ahmed, Yüce Allah, sana ikram olarak beni gönderdi.
Sana soracağı şeyi senden çok daha iyi bildiği halde sana; 'Kendini nasıl
buluyorsun?' diye soruyor." dedi.
Rabb-i Rahimine kavuşmanın hasretini yüreğinde duyan Resûl-i
Kibriyâ Efendimiz şu cevabı verdi:
"Ey Cebrâil! Kendimi baygın ve sıkıntılı bir halde
görüyorum!"8
Vefâtından Bir Gün Evvel
Rebiülevvel ayının on biri, Pazar günü. Cin ve insin
peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m.) yatağında, şiddetli ateşler içinde idi.
Etrafında Ezvac-ı Tahirat vardı. Başucunda Hz. Aişe Vâlidemiz oturuyordu. Bu
sırada, Hz. Üsâme ordugâhtan gelip huzur-ı saadetlerine girdi. Efendimiz (asm)
dalgın yatıyordu. Yerinden kımıldayacak hali yoktu. Hz. Üsâme, mübârek ellerini
ve başlarını öptü. İçi hüzün ve keder doluydu. Azami hürmet içinde Kâinatın
Efendisinin (asm) karşısında ayakta durdu. Efendimiz (asm) ona bir şey
söylemedi. Sadece ellerini göğe kaldırdı ve onun üzerine sürdü. Ona duâ ettiği
anlaşıldı.9 Resûl-i Kibriyâ Efendimizin
duâsını alan Hz. Üsâme doğruca ordunun başına döndü.
Hz. Cebrâil'in İkinci Gelişi
Rebiülevvel ayının on biri, Pazar günü. Hz. Cebrâil yine
hatırlarını sormak üzere geldi. Bu esnada Yemen'de peygamberlik dava eden
yalancı Esved-i Ansî'nin idam edildiğini haber verdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz
(asm) de bu haberi ashab-ı kirama bildirdi.10
Pazartesi günü...
Hayatında mühim hadiselerin meydana geldiği pazartesi günü.
Rebiülevvel ayının on ikisi. Böyle bir pazartesi gününde mübârek gözlerini
dünyaya açmıştı. Bugün de, Resûl-i Kibriyâ Efendimizin (a.s.m.) bir ara
hastalığı hafifleyip kendine geldi. Bu hafifliği hisseder etmez, yatağından
kalktı. Hazırlıklarını yaparak Mescid-i Şerife teşrif etti.
O sırada ashab-ı kiram saf bağlayıp Hz. Ebû Bekir'in
arkasında sabah namazını kılıyorlardı. Kâinatın Efendisi (asm) bu nurânî
manzarayı görmekle son derece sevindi, hatta tebessüm buyurdu. Kendileri de Hz.
Ebû Bekir'e uyarak namazını edâ etti. Resûl-i Kibriyâ Efendimizi (asm),
aralarında mütebessim bir sîma ile gören sahabîler bütün bütün sıhhat buldu
düşüncesiyle son derece sevindiler.11
Peygamber Efendimiz Hücre-i Saadetlerinde
Son günün sabah namazını Hz. Ebû Bekir'e uyup Ashabının
arasında kılarak onları sevince garkeden Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm), namazın
edâsından sonra yine Hücre-i Saadetine döndü. Yataklarına yattılar. Bu arada
kumandan Hz. Üsâme son defa kendisiyle vedâlaşmak üzere geldi. Resûl-i Ekrem
(asm), "Allah'ın bereketi ile artık hareket et!" buyurdu.12 Emri alan
kumandan .Hz. Üsâme bin Zeyd doğruca ordugâha gidip mücahidlere hareket emrini
verdi.
Hz. Ebû Bekir'in İzin İsteyip, Sünh'taki Evine Gidişi
Pazartesi günü, Hz. Ebû Bekir de, Fahr-i Kâinat Efendimizin
(asm) durumunun bir ara iyileştiğini fark etmişti. Bunun için huzura girip,
"Yâ Resûlallah! Allah'a hamdolsun! Onun lütuf ve
keremiyle sağ salim sabaha çıktınız! Müsâade buyurursanız, Sünh'taki evime
gideyim." dedi. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz,
"Olur!.." buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir,
Sünh'taki evine gitti.13
Müslümanlara Ve Ev Halkına Son Seslenişi
Son gün Pazartesi. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübârek
dillerinden şu cümleler dökülüyordu:
"Ey insanlar! Karanlık gece kıtaları gibi fitneler
geliyor! Ey insanlar! Siz bana karşı hiç bir şeyle delil bulamazsınız! Zira
ben, ancak Allah'ın Kitabı Kur'an'ın helâl kıldığını helâl, haram kıldığım da
haram kıldım!
"Ey kızım Fâtıma! Ey halam Safiyye! Allah katında
makbul olacak ameller işleyiniz. Bana güvenmeyiniz. Çünkü ben, sizi Allah'ın
gazabından kurtaramam!"14
Peygamberimizin Hz. Fâtıma'ya Söyledikleri
Resûl-i Ekrem (asm) hastalığının son gününde bir ara biricik kızı, güzel ahlâk ve zerâfet timsali Hz. Fâtıma'yı yanına çağırdı. Hz. Fâtıma gelince, onu sol tarafına oturttu. Ona gizlice bir şey söyledi. Hz. Fâtıma'yı birden bir hüzün ve keder havası kapladı. Arkasından gözyaşları boşanmaya başladı.
Peygamber Efendimiz (asm), sonra bu güzide kızına gizlice bir şey daha söyledi. Bu sefer, biraz evvel gözyaşı döken Hz. Fâtıma birden gülümseyip sevinmeye başladı.
O sırada orada bulunan Hz. Âişe, daha sonra bunun sebebini sorunca Hz. Fâtıma şu cevabı verir:
O sırada orada bulunan Hz. Âişe, daha sonra bunun sebebini sorunca Hz. Fâtıma şu cevabı verir:
Önce bana pek yakında dünyadan ve benden ayrılacağını
söyledi. Bunun için ağladım. ''Sonra da Ailem içinde en evvel bana sen
kavuşacaksın deyince de sevindim '' 1
Ve Artık Son Anlar !
Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü. Güneş, batıya doğru kayıyordu. Peygamber Efendimizin (asm) mübârek başları, Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Artık nefes alıp vermekte güçlük çekiyordu. Dili Allah'ı zikretmekle meşguldü: "Allah'ım! Beni, Refik-i A'lâ'ya ulaştır." duâsını tekrarlıyordu. Bu esnada bile ümmetine irşadda bulunmaktan geri durmuyordu:
"Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız! Namaza dikkat
ve devam ediniz!"2 diyordu.
Bu hazin manzara orada bulunan Hz. Fâtıma'nın yüreğini âdeta
dağlıyordu. Bir ara Resûl-i Kibriyâ Efendimizi (asm) bağrına bastı:
"Vay! Babamın çektiği ıztıraba..."
diyerek gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı. Resûl-i
Kibriyâ Efendimiz,
"Bugünden sonra baban hiç bir zaman ızdırap
çekmeyecektir." buyurdu ve ilâve etti: "Kızım! Sakın ağlama! Ben
vefat ettiğim zaman 'İnnâ lillahi ve innâ ileyhi Raciûn' de." 3
Hz. Cebrâil İle Hz. Azrail'in Birlikte Gelişleri
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm), bu fani dünyada artık son
dakikalarını yaşıyordu. Bu esnada, Hz. Cebrâil Hz. Azrail ile birlikte geldi. Resûl-i
Kibriyâ Efendimizin (asm) hal ve hatırını sordu. Sonra,
"Ölüm meleği Azrail içeri girmek için izin ister." dedi. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz müsâade edince, Hz. Azrail içeri girdi. Efendimizin önünde oturdu,"Yâ Resûlallah!.. Yüce Allah, senin her emrine itaat etmemi bana emretti. İstersen ruhunu alacağım, istersen sana bırakacağım."dedi.Resûl-i Kibriyâ Efendimiz Hz. Cebrâil'e baktı. O da,"Yâ Resûlallah, Mele-i A'lâ seni beklemektedir." dedi. Bunun üzerine Hâtemü'l-Enbiya Efendimiz,"Yâ Azrail! Gel, memuriyetini yerine getir."4 buyurdu.
Peygamberimizin Rabbine Kavuşması
Mübârek başları Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Yanında su kabı vardı. İki elini suya batırıp ıslak ellerini mübârek yüzlerine sürdü. Mübârek dudaklarından "Lâ ilâhe İllallah" cümlesi döküldü. Sonra ellerini yüzünden kaldırdı. Gözlerini evin tavanına dikti. "Allah'ım! Refik-i Alâ" cümlesini tekrarlaya tekrarlaya altmış üç yaşında iken mübarek ruhu Refik-i Alâ'ya yükseldi. 5
Tarih: Hicretin 11. senesi, Rebiülevvel ayının on ikisi, Pazartesi günü. Milâdî 8 Haziran 632.
Dipnotlar:
1. Tabakât, 2:247; Buharî, 3:92; Müslim, 4:1904.
* Refik-i A'lâ; en yüksek makamlarda bulunan peygamberler cemaatı demektir.
2. Tabakât, 2:254; Müsned, 1:78.
3. Tabakât, 2:312.
4. a.g.e., 2:259; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:550.
5. Tabakât, 2:229; Müsned, 4:89; Buharî, 3:96; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:475.
1. Tabakât, 2:247; Buharî, 3:92; Müslim, 4:1904.
* Refik-i A'lâ; en yüksek makamlarda bulunan peygamberler cemaatı demektir.
2. Tabakât, 2:254; Müsned, 1:78.
3. Tabakât, 2:312.
4. a.g.e., 2:259; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:550.
5. Tabakât, 2:229; Müsned, 4:89; Buharî, 3:96; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:475.
Kaynak:
Sorularla İslamiyet , alıntı
Sorularla İslamiyet , alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder