Öne Çıkan Yayın

NAMAZ KILMAK İSTİYORUM AMA, KILAMIYORUM DİYEN KARDEŞLERİME !

Namaz kılmak bir insanın yeryüzünde ulaşabileceği en büyük mutluluk.. Namazda Allah'ın huzuruna çıkıp O'na durumunu arz etmek...

14 Mart 2014

Mümine hürmet



Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi hazretleri 1220 (m. 1805) senesinde hacca gitti. Yolda Şam âlimlerinden çok saygı gördü. Tevâzu'undan dolayı, Allâme Muhammed Kuzberî'den hadîs rivayeti; Mustafa Kürdî'den Kâdirî yolu icâzeti aldı.
 Bir müddet Şam'da kaldıktan sonra,
Hicaz'a gitmek için yola çıktı. Medîne-i münevvereye geldiğinde, kâmil bir velî bulup ona teslim olmak arzusundaydı. 
Birgün Yemenli fazilet sahibi bir zâta rastladı. Câhilin âlimden nasihat istemesi gibi ondan nasihat istedi. 
O zât dedi ki: "Ey Hâlid Mekke-i mükerremeye gittiğin zaman edebe uymayan birşey görürsen hemen reddetme." 
Mevlânâ Hâlid hazretleri Mekke-i mükerremede bir Cuma günü Kâ'be-i şerîfe karşı Delâil-i hayrât'ı okurken câhil kılıklı, siyah sakallı birinin, Kâ'be'ye sırt çevirip kendine bakdığını gördü.
 "Utanmadan Kâ'be'ye arkasını çevirmiş. Edebi gözetmiyor!" diye düşünürken, o kimse;
 "Mü'mine hürmet, Kâ'be'ye hürmetden daha öncedir. Bunun için yüzümü sana çevirdim. Niçin beni kötülüyorsun. Medine'deki zâtın nasihatini unuttun mu?" dedi. 
Mevlânâ Hâlid hazretleri bunun büyük velîlerden olduğunu anladı. Ondan af diledi ve; "Beni talebeliğe kabul et." diye yalvardı.
 O da; "Sen burada olgunlaşamazsın" dedikten sonra eli ile Hindistan'ı göstererek: "Senin işin orada tamam olur" dedi ve gitti.
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi

Ebu’l-Leys -rahmetullâhi aleyh-; “Peygamber’i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın.” (en-Nûr, 63) âyetinin tefsirinden sonra der ki:
“Ayrıca bu âyetten, faydalı ilim öğreten sâlih hoca efendilere hürmet edilmesi gerektiği de anlaşılmaktadır. Hocaların ve fazîlet sahibi insanların haklarına riâyet etmek gerektiğine işâret edilmiştir.
Bundan dolayıdır ki Hak dostları anılırken hangi dilde olursa olsun, onlar için saygı ve hürmet ifade eden lâfızlar kullanılmalıdır. Çünkü maddî babalarımızı bile isimleriyle çağırmaktan nehiy vârid olduğuna göre mânevî babalarımız olan Hak dostlarının isimlerini tasrih etmek ne kadar edepsizlik olur, bir düşün!” (Rûhu’l-Beyân, VII, 447)
Yâni Peygamber Efendimiz’e gösterilmesi îcâb eden edebin en mühim tezâhürlerinden biri de O’nun vârisleri durumunda olan Hak dostu âlim ve âriflere karşı edep ve nezâket göstermektir.

Işık olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder