Tebliğ yapmak hepimizin görevi..
ALAH buyuruyor:
Yoksa siz, Allah sizden cihad edenleri ve sabredenleri belli
etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Ali İmran 142
Resulullah as buyuruyorlar:
“Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin”(bk.
Suyutî, el-Camiu’s-Sağîr,1/251; Kenzu’l-Ummal, 15/1186; Fevzu’l-kadir, 3/371)
Allahın sevmesi, kulların sevmesine benzer mi? ya Onun
sevgisinden mahrum olursak?
Düşünmeli, ben tebliğin neresindeyim diye?
Gerçek anlamda çaba harcanırsa, bir insanın gaflet perdeleri
kalkabilir..Allah sizin samimiyetinize binaen vesile eder..
Yarın Hakkın huzurunda, onca nimete sahipken: hangini
tebliğde kullandın sorusu ile karşılaşırsak: bilmiyordum diyemeyiz .. samimiyetsiz olur.
Çalışıyordum, okuyordum zamanım yoktu derseK.. sadece evde
oturanlar tebliğ yapabilir gibi durum ortaya çıkar..
Mümkün mü?
Hem çalışacağız, hem okuyacağız.. hem de evimizle
ilgileneceğiz..
Ama tebliğde de yarışacağız..
Tebliğ sadece din adamlarına da mahsus değildir.. Peygamberlerin her biri farklı meslek gruplarındandı.
Tebliğ sadece din adamlarına da mahsus değildir.. Peygamberlerin her biri farklı meslek gruplarındandı.
Mümin vicdanını tam kapasite kullanan insandır.. hayatını ALLAHa
adar.. Bu yüzden de dindar olduğunu söyleyip, kendi içinde dini yaşayıp işine gücüne bakanlardan ayrılır..
Mümin: Bir yıl değil, on yıl değil.. hayatının sonuna kadar
her yerde sağlığı elveriyorsa.. İslamın hakim olması için ciddi çaba harcıyor.. Peygamber gibi, sahabeler gibi, evliyaullah
gibi.. Halkın arasında Hak ile oluyor..
İşte, okulda, durakta.. internet ortamında.. insanını olduğu her yerde her yerde tebliğ yapar..
Kınanma korkusu da taşımaz, her hangi bir teşekkür beklentisi içinde de olmaz..
Yeter ki cihad bilinci olsun..
İşte, okulda, durakta.. internet ortamında.. insanını olduğu her yerde her yerde tebliğ yapar..
Kınanma korkusu da taşımaz, her hangi bir teşekkür beklentisi içinde de olmaz..
Yeter ki cihad bilinci olsun..
Resulullah as’ın
amcası Hazret-i Abbas –ra yeğeninin insanlarla haşır-neşir olup onların
çeşitli eziyetlerine mâruz kalmasından büyük ıztırap duyuyordu. Bunun için,
Fahr-i Kâinât Efendimiz’in yüksek bir taht üzerinde oturup hiç olmazsa bu
sıkıntıların bir kısmından kurtulmasını istemişti. Efendimiz -aleyhissalâtü
vesselâm- ise:
“–Hayır! Allah beni içlerinden alıp huzura kavuşturuncaya
kadar onların aralarında bulunacağım. Varsın ökçelerime bassınlar, elbisemi
çekiştirsinler, kaldırdıkları tozlarla beni rahatsız etsinler!” buyurdu. (İbn-i
Sa’d, II, 193; Heysemî, IX, 21)
Mü’minleri de şöyle îkaz etti:
“İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan bir Müslüman, onlara karışmayıp ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır.”
(Tirmizî, Kıyâmet, 55/2507)
İdrakı olan, diğer insanların idrakı için çalışıyor..
Kim ki ahireti ister ve bir mü'min olarak ciddi bir çaba
göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra
Suresi, 19)
Bu dünya güzelikleri yaşama yeri değildir, güzellikler
ahirette inşaALLAH.. Bugün anlattım yoruldum, yarın dinleneyim gibi bir şey asla söz konusu dahi olmaz..
Bazen yürümeye mecalin kalmaz ama, ALLAH için koşarsın..
Allahın sevdiği durum budur.. salih amelde, hayırda yarışırsın.
Resulullah as, din nasihattır buyuruyor.. Önce biz yaşayacağız, sonra da yaşanmasına
vesile olacağız inşaALLAH..
Ayrıca: seven sevdiğini her yerde anlatır.. siz hiç futbol sevmeyen birinin futbolu anlattığını gördünüz mü?
Kim neyi seviyorsa.. onu anlatır.. anlatmaktan da hepimiz sorumluyuz..
06-12-2015 Gülümce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder